2010-06-14

4400

Yine bir dizi serisini daha bitirmiş olmanın verdiği boşlukla, gördüklerim, hissettiklerim ve bunlarla birlikte yaşadıklarım hakkındaki yazma isteğime engel olamayıp bu satırlarda buldum kendimi... Tabi ki paylaşımcı kişiliğimle kimseden esirgeyemeyeceğim görüşlerimle birlikte.

1950'li yıllarda bir gün, Maia isimli küçük bir kızın ailesiyle pikniğe gitmesi ve bir anda gök delinmişçesine yağan yağmur yüzünden 1950 model arabalarına hapsolmalarıyla başlar hikayemiz... Maia yağmura rağmen arabanın dışında olmak ister, ailesi önce izin vermez ama sevimli kızın ısrarlarına da daha fazla dayanamazlar ve kısa bir süreliğine yağmurun altında oynamasına izin vermeleri ile başlar hikaye... Her amerikan yapımında olduğu gibi yine şanslı kişi gitmemesi gerektiği kadar uzağa gider ve bir anda muhteşem bir ışık hüzmesi ile ortadan kaybolur. 50 yıl zarfında teker teker bir çok kişi bir anda o ışık seliyle birlikte yok olurlar. Kimi karısıyla buluşmak için işinden çıkıp arabasına binerken karşılaşır bu ışık seliyle, kimi kuzeni ile sahilde gizli gizli içerken... Ve sonunda 4400 insan bilinmeyen bir yerde bir gün dahi yaşlanmadan ve kacırıldıklarının farkına varmadan uyutulmaktadır. Kısacası zaman kavramının olmadığı paralel bir evrendedirler...

Günümüze geldiğimizde bir kuyruklu yıldızın dünyaya teğet bir şekilde geçecek olması ile ilgilenen yetkililer araştırmaları sonucu bahsi geçen kuyruklu yıldızın yön değiştirip hızının arttığını farkederler.

Kuyruklu yıldızlar yön değiştirmezler ki!

Koordinatlar belirlenir, medya, polis, ajan, halk derken insanlar buraya ne olup bittiğini görmeye gelirler veeee karşılarında 4400 :) Evet binlerce insan bi anda karşılarında belirir. Neler olup bittiğini kimse anlayamaz. 4400 kişi özel yetenekleriyle hayata bağlanmaya çalışırlar. Vücutlarının "Promisin" üretmesidir bu yeteneklerini ortaya cıkaran fakat hiç birşeyin farkında değildirler. Ancak hükümetin onları tehdit olarak görmesi ve izinleri dışında bu insanlara gizlice promisin önleyici ilaçlar enjekte etmeleri sonucu yeteneklerini engellemeye çalışmalarıyla beraber olaylar dizisi başlar. Tabii ki 4400 kişinin hepsi promisin önleyici almamış ve yeteneklerini gunden gune farketmeye baslamışlardır. Kiminin iyileştirici etkisi, kiminin geleceği görme yeteneği, yeteneğinin yanlış kullanarak insanları öldürme yetenekleri, akıl okuma yeteneği, difüzyon yeteneği gibi cok farklı yeteneklerle diğerlerinin arasına karışamamanın getirdiği sorunlarla boğuşmaktadırlar.

Seri bence çok akıcıydı. bir bölüm bittiğinde diğerini izlememek için elinizden hiç birşey gelmiyor. Sabah 5 buçukta uyanıp işe gideceğimin bilincinde olduğum halde dayanamayıp saati 3 yaptığımı biliyorum.

Tabiki her yapımda olabileceği gibi bunda da saçmalıklar yok değil. Örneğin olaylar öylesine hızlı çözülüyor ki "vay canına amerikan ajanlar neymiş" diyebiliyorsunuz:) Veya bütün bu olanların sebebini anlamaya çalışmak yerine başka şeylerle ugraşmaları canınızı sıkıyor ta ki 4. sezona kadar...
4. sezonda senaristler herşeyi takır takır dökmüşler izleyici önüne, inanılmaz hızlı bir şekilde... Sonuncusu ve en kötüsü de dizinin bütçe sıkıntısından dolayı 4. sezonun sonunda bitiyor olması... Soru işaretleri ile öylece kalıyorsunuz... Her güzel şeyin bitişi gibi bu dizi de bittiğinde sizi büyük bir boşluğa düşürüyor. Hele ki izlediğiniz filmlerde, dizilerde ya da okuduğunuz kitaplarda kendinizi o dünyanın içine sokup karakterlerden birine bürünüyor ve gerçek hayatla hayal dünyanızın karışmasına engel olamıyorsanız benim gibi, işte asıl büyük boşluk o zaman başlıyor... :)

Herşeye rağmen izlemeye değer...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder